DİĞER
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Popüler tarihî roman furyasından ulusal akıma ait bir roman olan Müfide Ferit Tek’in Pervaneler’ine, ikonoklastik dönemde hüküm sürmüş İrene’nin Selim İleri tarafından yazılan otobiyografik anlatısı Hepsi Alev’den yine ikonoklastik periyotta iki Bizanslı keşişin varoluşsal ve toplumsal sorgulamalarını içeren Bilge Karasu’nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı’na ve Lale Müldür’ün yarı otobiyografik fantezisi Bizansiyya’ya...”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Bunca kapsamlı tartışmayı son derece iyi serimleyen ve kuramsal bağlantılarını anlaşılır, akıcı bir dilde anlatan Alev Özkazanç’ın diğer kitapları/çalışmaları gibi ufuk açıcı bir metin Bir Musibet…"
OHAL'de Hayat, bir hatırlama ve hatırlatma kitabı. Zorla ya da şerle yokluğa mahkûm edilenlerin “hâlâ varız ve buradayız” deme yordamı, gücünü sözünden alanlardan sarkıtılan bir selam nidâsı
Yolun Sonundaki Ev'i nasıl okuyacağınız size kalmış. Ülkesinin tarihinden ve talihinden kaçamayan bir yazarın, bir tür itiraf ve hatırlama mersiyesi olarak da görebilirsiniz...
1975-76 yılları. Üsküdar’ın mandıralardan, domates, biber tarlaları ve çayır çimenden ibaret dış çeperini oluşturan, şimdinin finans merkezi Ataşehir’in rüyada görülse hayra yorulmayacak kadar uzak olduğu zamanlar...
Şerhh şiir ve eleştiri dergisinin altıncı sayısının dosya konusu: "Aleviliğin ve Bektaşiliğin Kültürel ve Edebi Kaynaklarını Nasıl Anlarız?" Dosyadan tadımlık bir bölüm K24'te...
Kazım Gündoğan: Ülkemizde hesaplaşma imkânı yok. Ne toplum ne de kültür buna açık. Bu sebeple kapatma ve yok sayma tercih ediliyor. “Ben Alevi miyim, Ermeni miyim,” sorusunu sormak çok lüks kaçıyor. Mesele olan şey artık yaşamak
Kayıp kemikler ülkesinin sırlarını aydınlatmada belki de tarihçilerden daha fazla edebiyatçılara iş düşüyor. Tarihi yamultmak mümkündür. Ama edebiyat, tabiatı gereği doğrulara dayanmak zorunda olmadığından eğilip bükülemez, değiştirilip tahrif edilemez
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık